Okulumuzun Tarihcesi:


          Once dunyamiz bir toz ve gaz bulutuydu, daha sonra big bang denilen  buyuk patlama gerceklesti, bu sirada etrafa yayilan parcaciklardan bir kismi en buyugunun (gunesin) etrafinda mevlana misali donerek ''kim olursan ol gel'' diyerek ve baska parcalari da yanlarina cagirarark gunes  sistemini olusturdular. Zaman icinde gunes haric digerleri sicakliklarini gunese transfer ederek (Heat transfer, Makina bolumunun tarihinin baslangici) soguyup kabuk bagladilar (tipik olarak  yara'nin kabuk baglamasi olayi)... Bu donmeler sirasinda ufak tefek kazalar olmuyor da degildi (ulkemizdeki trafik kazalari kadar degil tabii) ama onemli degildi cunku denize dusen yilana sarilir misali, yolunu sasiran meteor bir gezegene yada uyduya carparak intihar etme yoluna gidiyordu (uymadi ama neyse)... Neyse gel zaman git zaman, dunya yuzeyinde once tek hucreli canlilar olustu, bunlar daha sonra bir elin nesi var iki elin sesi var diyerek suruler halinde biraraya gelip cok hucreli canlilari olusturdular.. Bu olusumlar genellikle soyle oluyordu. Birarada bulunan birkac hucre topluca yalniz gezen bir baska hucreyi ''amipx345726d2 buraya  yumruk havaya!'' diyerek yanlarina cagirir yeterince yaklastiginda da  elma sekeri uzatarak kaparlardi... Boyle boyle buyuye buyuye kocaman kocaman yaratiklar olusmaya basladi. Ne demisler  ''azimle...pardon azmin elinden hicbirsey kurtulamazdi''.... Bu hucreler o kadar buyuk olusumlar meydana getirdilerki bazilarina ''dinazor'' deme geregi bile duyulur olmustu.. Dinazorlar cok obur hayvanlardi ama  beyinleri nedense kucuktu (o zamanlar kusbeyinli yerine dinazor beyinli denirdi)... Gel zaman git aman dunya isinmaya basladi bu sefer, fakat dinazorlar olayin farkinda degillerdi, onlar hala ''iki  donum bostan yangel osman'' hesabi habire tikistiriyorlardi (Gida bolumunun tarihinin baslangici),  iclerinden en buyuk beyinlisinin ''yapmayin etmeyin  dinazorlar, bu boyle olmaz, bu soguklarin birde sicagi var, gelin pervaneyi icad edelim, klima olayina girelim bu iste iyi para var, ben buzdolabi uretmeyi planliyorum (makina ilgili gelismeler) vs vs vs..'' demesine kulak asmadiklari gibi ''bu  dinazor fazla dusunuyor, bunu derhal ortadan kaldirmamiz lazim'' deyip, dusunebilen dinazoru bir aksam yemeginde afiyetle yemislerdir...
Elbette o zamanlar catal  bicak olayi gelismis degil, konyalilarin kebap yedigi gibi yemisler.. Ayrica  dinazorlarin sicaktan degil soguktan oldukleri de tumuyle yalandir  (bakiniz unofficial history of dinosours , page 455867).... Her anlatilana  inanmis olsaydik, hala bizi leyleklerin getirdigine inaniyor olurduk... Bilirsiniz leylekler cocuk getirmez sadece soguk ulkelerden sicak ulkelere goc ederler ve lak lak diye ses cikarirlar...
Neyse dinazorlar oldukten sonra hoca sormus cemaata: "merhumlari nasil bilirdiniz ?'' diye cemaat-i muhterem de iyi bilirdik demis... Hoca  ''gomun o zaman'' demis, ve dinazorlari gommusler..  Ama burda hocanin ''gomun o  zaman'' lafi cok onemlidir.. Eger hoca gomun o zaman yerine baska       birsey demis olsaydi bugun benzin, super benzin, kursunsuz benzin, mazot, gaz vs yakitlar yerine fasulye kullaniliyor olurdu.... Ama insanoglu doga karsisinda bazan nacar (caresiz) kalsa da genellikle cozum bulur..(bakiniz, elektrigin bulunmasi , mc graw hill book company1745, Edison/Elektrik bolumunun tarihinin baslangici).. Benzin vardi da biz mi ictik lafi'nin koku de taaaa oralara kadar iner.  Olay soyle olmustur... Birgun kucuk dinazor Tutugi babasina ''baba, beni  gezmeye gotursene'' demis, babasi da olur yavrum gotureyim  demis... Baba ve cocuk dinozorlar arabanin yanina varmsilar ve arabaya binmisler... Baba dino kontagi ceviriyor fakat tik yok, bir iki uc derken baba dinozorun tepesi atiyor (sahin tepesi degil dikkatinizi cekerim), esine, ''nereleri gezdin de benzini    bitirdin  gene Fadime'' diye bagiriyor... Fadime de ''ehem ohom,  ben gezmedim, benzin vardi arabanin icinde kem kum'' diyor... Baba  dinazor     hiddetli bir sekilde ''benzin vardi da biz mi ictik?'' diyerek Fadime'nin  kemiklerini oracikta yargilayip infaz ediyor... Bu nedenle ne zamanki babalar ''benzin vardi   da bizmi  ictik?'' (bakiniz, 12 eylul oncesi  veciz sozler/13 Eylul-1980, M.Kamil Zorti) derse dikkatli olmak gerekir..
Zamanla insan adi verilen yaratiklarin belirmesi ve magara insaatlarinin baslamasiyla (insaat bolumunun tarihinin baslangici) insanlar muteahhit ve musteri olarak ikiye ayrilmislardir. Ilerleyen yillarda insanlari muteahhit ve musteri olarak ayirmanin yetmediginin farkina varilarak, kadin-erkek, siyah-beyaz, yasli-genc vs gibi baska siniflandirmalar da yapilmistir.
Derken tas devri, cilali tas devri, tunc devri, bakir devri vs vs bir suru devran donmustur.
Daha ileriki caglarda ise Newton'un kafasina agactan 3 elma dusmustur (Fizik bolumunun tarihinin baslangici).. Cunku Newton baska bir ulkede ve cagda yasiyordu, bu kadar sansli olmasinin baska bir aciklamasi olamaz. Gunumuzde yasiyor olsaydi 3 elma yerine 3 jop darbesi ile kafasinin tanismasi isten bile degildi.

Simdi bu kadar bilim dali olur da universite olmaz mi diyeceksiniz, haklisiniz bu kadar bolum ve bilim universitede bulunur. Ve derken dunyanin degisik ulkelerinde degisik adlarla universiteler ortaya cikmaya baslamistir.
Bunlardan bir tanesi de Guney Dogu Anadoluda sirin bir sehir olan Gaziantep'te acilmistir.
ODTU Gaziantep muhendislik fakultesi 1973 yilinda Fidanlik mevkisindeki mutevazi barakalarda egitim vermeye basladi. Universite kampusu sadece kayit olurken kullanilirdi o zamanlar.. Yurt olarak sehirdeki oteller, yemekhane olarak da lokantalar kullanilirdi.. Zamanla kampus semirip buyumus ve su andaki arazide insaat isleri baslamis, makina muhendisligi bolumu kutuphane, temel bilimler, hazirlik ve elektrik bolumleri insaatlari peyderpey para bulundukca yapilmistir. Fakat elektrik muhendisligi bolumunun faaliyete gecmesi biraz macerali olmustur. Bu binanin yuklenicisi (muteahhiti) malzemeden calip ortaya pizza kulesine benzer bir bina cikarinca herkes itiraz etmis, bunun uzerine insaat bir sure durmustur. Bir yaz tatili sirasinda yamukluk siva ile kapatilarak gozleri rahatsiz etmeyecek hale getirildikten sonra elektrik muhendisligi bolumu hizmete verilebilmistir. bu kadar insaat isiyle ugrasan zamanin okul yoneticileri ise careyi insaat ve fizik bolumleri acmakta bulmuslardir. Bunlarin yanisira bazi insaat isleri zamanin ogrencileri tarafindan elbirligiyle yapilmistir. Ornek olarak, yurdun patika yolu (o zamanlar bir tane yurt vardi ve adi yurt idi). Eski tamirhane de kucuk tadilatlarla kapali spor salonu yapildi.
Filimler hep mutlu sonla biter ama GODTU tarihcesi mutsuz sonla biter. Cunku; yil 1987 idi ve memleket sathinda secimler yapilacakti, zamanin iktidari yeni bir gozboyama yontemi kesfederek ''her ile bir universite'' dedi.. Ve ilk adimi atarak GODTU'nun bir gecede lagvedilerek gaziantep universitesinin kuruldugunu (!) ertesi gun yerel gazeteler mansetten verecek, butun ODTU ogrencileri sokaklara dokulerek protesto telgraflari cekecek, olaylardan bihaber bir yerel gazete de bu olayi ''ogrenciler universite kuruldugu icin tesekkur
telgrafi cekti'' diye mansetten verme gafletinde bulunacakti... Universite kurulma yasai o kadar alalacele cikmisti ki, yasada arazi, binalar, yurtlar, lojmanlar, spor salonu, ogretim uyeleri, hizmetliler, kantinlerdeki bardaklar, kutuphanedeki kitaplar, fistik agaclari, uzum baglari, cobanevi, cam agaclari, isitma merkezi vs vs yeni kurulan (!) universiteye devrediliyordu, fakat mevcut ogrencilerin ne olacagi ise belli degildi.. Zamanin ogrencileri derslerin yanisira bu konunun pesinde kosmaktan helak olmus sekilde kanun yapicilarla (!)  ''ne olacak bizim halimiz?'' muhabbetleri yapmaya basladilar.. Cok onemli bir bakan ogrencilerle gorusurken ''pardon cocuklar sizi unutmusuz'' deme piskinligi de gosterebilmisti. Neyse kaybedilen esek daha sonra bulunuyor ve yasaya ilave yapilarak, mevcut ogrencilerin ODTU diplomasi ile mezun edilmeleri egitim ve ogretimin eskisi gibi surecegi ekleniyordu..Ve bu kanun bir gece yarisi meclisten cikarak yururluge giriyor, ve hemen ertesinde baslayan yaz tatili sirasinda butun ODTU amblemleri ve yazilari levhalardan silinerek hersey GU ye donusturuluyordu. Artik dunyada yeni bir cigir acilmisti; bir universite kurmak icin bir teneke boya yeter olmustu. Ve bulusu yapanlara Nobel odulu layik gorulecekti.